Pandemi döneminin bizden aldıkları kadar, hayatımıza kazandırdıkları da var. Gündelik hayatın hareketliliği, zaman yetmezliği, stresle baş etme, bir noktadan diğer bir noktaya gitme çabalarına; hayatın durma noktasına gelmesi ve sokağa çıkma yasakları ile bir süre ara vermiş olduk. Evin yolunu bulduk. Eşimizle, çocuklarımızla daha çok vakit geçirme şansı yakaladık. İşte tam da bu sırada, yolunda gitmeyen bazı evlilikler yoluna girdi, yolunda giden bazı evlilikler de yolunu değiştirdi. Karı ve Koca olarak iki kişinin ve en az iki şahidin imzası ile başlayan evlilik, çocukların şen kahkahaları ile kalabalıklaşmaya başlar. Emekler verilir, kazançlar paylaşılır, hayaller kurulur, talepler, fedakarlıklar; evlilik çarkının dönmesinde herkesin payına bir şeyler düşer. İşte bu çarkın dişlilerinin, birbirine uyumunu kaybetmesi ile işler biraz karışmaya başlar.

DEVAMINI OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> http://www.yildirimgazetesi.com/severek-ayrilalim-mi-makale,18605.html

Yıldırım Gazetesi

2020 yılına dünyayı sarsan haberlerle başladık. Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmesine sebebiyet veren yeni tip Covid-19 virüs salgını şüphesiz bu haberlerin en sarsıcı olanıydı. Emekli Mehmet amcayı, komşu Saadet teyzeyi, okula başlayacak olan Ali’yi evlere kapatan bu pandemi dönemi, işçi Yaşar ustayı ve işveren Saim beyi ise derinden etkiledi. İthalat, ihracat ve turizmin durma noktasına gelmesi ile birlikte küresel anlamda yaşanan kilitlenme, ülkemizde de üretimin ana damarlarının tıkanmasına sebep oldu. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, yeni normale bizleri babacan yaklaşımıyla alıştırırken, pandeminin çalışma hayatına etkilerini azaltmak amacıyla bir dizi önlemler alındı. İş sözleşmesi fesih yasağı, kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin pandemi sonrası sıkça duyduğumuz kavramlar halinde geldi. Nasıl girdiler hayatımıza, etkileri neler biliyoruz, yaşadık. Hatta hayatımızdan nasıl çıkacaklarını da biliyoruz ama bunun için ne kadar özverili davranıyoruz orası meçhul...  

DEVAMINI OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> http://www.yildirimgazetesi.com/peki-ya-bu-yeni-normal-mi-yoksa-hala-anormal-mi-makale,18600.html

Yıldırım Gazetesi

Hadi itiraf edelim. Siz de başlığı okuduğunuzda “yoo, hayır, ben değilim” dediniz mi? Aslında soru olumsuz bir cevabı gerektirmiyor. Hepimiz doğal bir tüketiciyiz. Sanayi devrimi sonrası, üretimin artması ile birlikte tüketim toplumu adı altında sosyolojik bir terim oluştu. Bizler de bunun bir parçasıyız. Bazen gerçekten ihtiyacımız olan şeyleri tüketiyoruz, bazen de ihtiyacımız olduğuna inandırıldığımız şeyleri. Üretim faaliyetlerinin giderek çeşitlenmesi ve karmaşıklaşması, yapısal farklılıkları bulunan üretici ve tüketici arasında birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir. Henüz bilinçlenmemiş olan tüketicinin korunması için, batılı ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de hukuki alt yapı oluşturulmuş olup, günümüz ihtiyaçlarının değişkenliğine göre de hukuki düzenlemeler yapılmaya devam etmektedir. Hukuk sistemlerinin temel yapısı, güçlü olan kişiye karşı zayıf olan tarafı himaye etmek üzerine kuruludur. Tüketicinin hakları da, en temelinde Anayasal düzenleme ile devletimiz tarafından korunmaktadır. “Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder.” Anayasa m. 172.

DEVAMINI OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> http://www.yildirimgazetesi.com/siz-de-tuketenlerden-misiniz-makale,18596.html

Yıldırım Gazetesi

Kaybetme korkusu ve sizi içten içe kemiren, ömür törpüsü, rahatsız edici hissiyatı… Bazen çok belirgindir, kaynağı bilinir; bazen de nedensiz üstümüze sinip kalıverir. Neleri kaybedebiliriz? Hayatımızı, sevdiğimizi, ailemizi, insanlığımızı… Bazılarının çaresi yoktur ve değiştirilmesi mümkün değildir. Tevekkül ederiz. Peki ya kaybettiğimiz; paramız, o çok değerli zamanımız, dostluğumuz, selamlaşmamız, belki de en önemlisi hayatımıza ilişkin kendi kararlarımızı verme özgürlüğümüz ise ve size bunları kaybetmemek sadece sizin elinizde dense? İş insanıyız, işçiyiz, alıcıyız, satıcıyız, üreticiyiz, tüketiciyiz, kiracıyız, kiraya vereniz, sürücüyüz, yolcuyuz, hastayız, doktoruz, alacaklıyız, borçluyuz, kitlelere hitap eden bir kurumuz ya da esnafız… Büründüğümüz tüm kimliklerimiz ile sosyal hayatımıza devam eder ve etkileşimlerde bulunuruz. Bazen ortak dili konuşamamamız, bazen karşımızdaki ile aynı şeyi istememiz, bazen de farklı şeyleri istememiz, bazen kırgınlıklarımız, hatta ve hatta bazen aynı masada oturup konuşma fırsatı bulamamamız nedeni ile çözülmesi gereken birçok uyuşmazlık ile baş başa kalırız.

DEVAMINI OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> http://www.yildirimgazetesi.com/kaybedeni-olmayan-bir-dunyada-yasamak-istemez-misiniz-makale,18593.html

Yıldırım Gazetesi